9972,03%-1,13
35,34% 0,12
36,66% -0,10
3016,58% 0,88
4887,29% 1,37
Yeniden Refah Partisi Van İl Başkan Yardımcısı Mehmet Oğhan, Filistin'de yaşanan zulümlerin ve katliamların görmezden gelindiğini belirterek, insan haklarının sorgulanması gerektiğini dile getirdi.
Yeniden Refah Partisi Van İl Teşkilatı Mahalli İdareler Başkanı ve aynı zamanda İl Başkan Yardımcısı Mehmet Oğhan, İsrail'in Filistin'de katliamlarını sürdürdüğünü, ancak dünyanın buna sessiz kaldığını ifade etti.
Özellikle dünyanın dört bir yanında yaşanan trajedilerin insan haklarının sorgulanmasına yol açtığını söyleyen Yeniden Refah Partisi Van İl Başkan Yardımcısı Mehmet Oğhan, İsrail'in Filistin'de yaptığı saldırılar ve bu saldırılara karşı uluslararası toplumun kayıtsız tavrının, insan hakları savunuculuğunun adeta güçlünün bir aracı haline geldiğini gözler önüne serdiğini dile getirdi.
"FİLİSTİN'DE MASUMLAR HEDEF ALINIYOR"
İsrail'in, Filistin'de kadın, çocuk, yaşlı demeden masum insanları hedef alırken, dünyanın büyük bir kısmının sessizliğini koruduğunu dile getiren Başkan Yardımcısı Mehmet Oğhan, "Televizyon ekranlarında, sosyal medyada ve haber bültenlerinde gördüğümüz görüntüler yürek burkuyor. Ancak uluslararası örgütler ve sözde insan hakları savunucuları, bu vahşeti sadece izlemekle yetiniyor. Bu durum, "insan hakları" söyleminin kimin için geçerli olduğu sorusunu akıllara getiriyor. İnsan Hakları Evrensel mi? İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, insanlığın ortak bir ahlaki ve hukuki standardı olarak kabul edilmiştir. Ancak, bu bildirgeye taraf olan ülkelerin çoğu, çıkarları söz konusu olduğunda bu standartları görmezden geliyor. İnsan hakları ihlalleri güçlü ülkeler veya onların müttefikleri tarafından yapıldığında, uluslararası sistem genellikle gözlerini kapıyor. Bu durum, insan haklarının bir ideal olmaktan öteye geçemediğini, güçlünün çıkarlarına hizmet eden bir araç haline geldiğini gösteriyor. Filistin Örneği Filistin halkı, yıllardır işgal, şiddet ve ayrımcılık altında yaşam mücadelesi veriyor. Kadınlar ve çocuklar, bombardımanlar altında hayatta kalmaya çalışırken, birçok uluslararası lider bu duruma kayıtsız kalıyor. İnsan hakları savunucuları ve medya, başka ülkelerde çok daha küçük çaplı olaylara tepki verirken, Filistin'deki zulüm görmezden geliniyor. Bu çifte standart, adaletin yalnızca güçlünün çıkarlarını koruduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor. Sessizlik Suç Ortaklığıdır Bu duruma sessiz kalmak, zulmü onaylamaktır" dedi.
"ZALİMİN YANINDA SAF TUTULUYOR"
Zulme sessizliğin, zalimin yanında saf tutmak olduğunu vurgulayan Oğhan, "Adaletin olmadığı bir dünyada, sessizlik zalimin yanında saf tutmak anlamına gelir. İnsan hakları savunuculuğu, güçlüye boyun eğmek değil, mazlumun sesi olmakla mümkündür. Ne yazık ki, günümüzde insan hakları söylemi, adalet ve eşitlikten uzaklaşmış, gücün ve çıkarın bir aracı haline gelmiştir. Çözüm: Adaletin Yeniden Tanımı Dünya toplumları, insan haklarını yeniden tanımlamak ve hayata geçirmek için ortak bir vicdani sorumluluk üstlenmelidir. Güçlünün değil, mazlumun haklarının korunduğu bir sistem inşa edilmelidir. Bunun için sivil toplum kuruluşlarına, bireylere ve medya organlarına büyük görev düşmektedir. Sessizliği bozmak, adaletsizliğe karşı durmak ve mazlumun yanında yer almak, insanlığın ortak geleceği için hayati önem taşır. Sonuç olarak, insan hakları kavramı, yalnızca sözde kaldığı sürece anlamını yitirmeye mahkumdur. Güçlünün değil, haklının yanında duracak bir dünya düzeni için herkesin harekete geçmesi gerekmektedir. Adalet, ancak herkes için geçerli olduğunda anlam kazanır. Bugün Filistin'de yaşananlar, insanlık vicdanı için bir sınavdır ve bu sınavda sessiz kalanlar, tarih önünde yargılanacaktır. Mahşeri vicdanların da ve tarih önünde mahkum olacaklar" diyerek, sözlerini tamamladı.