Türk Eğitim-Sen Van Şube Başkanı Selçuk Yürektürk, öğretmenin Milli Eğitim Bakanlığı müfredatı doğrultusunda hareket ettiği belirtilerek, yapılan eleştirileri 'asılsız ve ayrıştırıcı' olarak nitelendirildi.
Yürektürk, söz konusu etkinliğin 'Dilimizin Zenginlikleri' projesi kapsamında yer alan 'Türkçem benim anadilim- Türküz, Türkçe konuşuruz' dizelerinin öğrenciler tarafından okunması şeklinde gerçekleştiğini ifade etti. Yürektürk, etkinliğin milli ve manevi değerleri yücelten bir eğitim faaliyeti olduğunu vurguladı.
Türk Eğitim-Sen Van Şube Başkanı Selçuk Yürektürk konuyla alakalı yaptığı açıklamada şu ifadeler yer verdi;
Van ilimizin Başkale ilçesindeki bir okulumuzda, 6. sınıf Türkçe dersi müfredatı kapsamında yer alan "Türkçem benim anadilim-Türküz, Türkçe konuşuruz" dizelerinin öğrencilerce okunmasını konu alan bir etkinlik gerçekleştirilmiştir. Ancak milli değerlerimizi yücelten bu masum eğitim etkinliği, maalesef bazı çevreler tarafından çarpıtılarak eleştiri konusu yapılmıştır. Eğitim-Sen Van Şubesi ve bazı sosyal medya organları söz konusu olaya tepki gösterip "Herkes için anadilinde eğitim, herkes için barış müfredatı istiyoruz" diyerek resmi müfredatı hedef alan açıklamalarda bulunmuştur. Bu tür açıklamaların iyi niyetten uzak olduğu ve eğitim ortamında toplumsal gerilimi tırmandırmayı amaçladığı açıktır.
Öncelikle belirtmek isteriz ki Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın değiştirilemez hükümlerinden olan 3. maddesi, devletimizin resmî dilinin Türkçe olduğunu açıkça hükme bağlamıştır. Yine Anayasa'nın 66. maddesi, "Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür" ifadesiyle Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı tanımını net bir biçimde ortaya koymaktadır. Bu Anayasal hükümler, ülkemizde yaşayan herkesi dil, ırk, köken fark etmeksizin ortak bir kimlik ve dil paydasında birleştirmektedir. Türkiye Cumhuriyeti'nin temel niteliklerini belirten Anayasa'nın 2. maddesi de ülkemizin millî dayanışma ilkesine bağlı, bölünmez bir bütün olduğunu vurgulamaktadır. Bu çerçevede, resmî dilimizin Türkçe olması ve vatandaşlık bağı ile hepimizin "Türk" sayılması, Anayasal bir gerçek ve ortak bağımızdır. Altını özellikle çiziyoruz: Bu anayasal hükümlere aykırı her türlü söylem, davranış ve açıklama, kanunen suç teşkil etmektedir. Anayasamızın belirlediği devletin değişmez niteliklerine ve ülkemizin bölünmez bütünlüğüne karşı çıkmak, hem hukuk dışı hem de milletimizin nazarında kabul edilemez bir tutumdur. Nitekim 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu uyarınca, devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmayı hedef alan eylem ve söylemler suç kapsamında değerlendirilir. Dolayısıyla, resmî dilimizin Türkçe olduğunu ve millet olarak bir bütün olduğumuzu inkar etmeye veya gölgelemeye yönelik açıklamalar sadece fikrî bir ayrışma değil, aynı zamanda hukuki sonuçları olan ciddi bir ihlaldir. Hiç kimse, Anayasa ile güvence altına alınmış ortak dilimize ve birliğimize karşı ayrıştırıcı bir tutum takınma hakkına sahip değildir.

Söz konusu öğretmenimiz, Milli Eğitim Bakanlığı müfredatı çerçevesinde görevini yapmıştır. Bahsi geçen dizeler, MEB'in "Dilimizin Zenginlikleri" projesi kapsamında hazırlanmış olup 6. sınıf Türkçe ders kitabında yer alan bir metinden alınmıştır. Yani öğretmenimiz, devletimizin onayladığı ders kitabındaki bir şiiri öğrencilerine okutmuştur. Milli ve manevi değerlerimizi yücelten, çocuklarımıza anadilimiz Türkçeye sevgiyi aşılayan bu etkinliği yapan eğitimciye yönelik haksız ithamları reddediyoruz. Türk Eğitim-Sen Van Şubesi olarak, milli eğitim müfredatımızla uyumlu bu çalışmasından dolayı öğretmenimizin yanında olduğumuzu ve kendisine desteğimizi güçlü bir şekilde ifade ediyoruz. Eğitim çalışanlarının, müfredat dahilinde yaptıkları faaliyetler nedeniyle hedef gösterilmesini asla kabul etmiyor, Eğitim-Sen'in ve sosyal medyada yuvalanan çeşitli grupların ayrıştırıcı açıklamalarını en güçlü şekilde kınıyoruz. Her fırsatta "barış, eşitlik, özgürlük" gibi kavramları kullananların, söz konusu Türkçe ve Türklük olunca tahammülsüzlük göstermesi ve Anayasaya aykırı talepleri dile getirmesi büyük bir çelişkidir. Unutulmamalıdır ki Türkiye, bir federasyon ya da müstemleke ülke değildir; toplumumuzu oluşturan hiçbir kimseyi ayrı ve gayrı görülmemektedir. Hepimiz, büyük Türk milleti ailesinin şerefli fertleriyiz. Bu gerçeğe rağmen "herkesin anadilinde eğitim" adı altında resmî dilimizin dışında bir eğitim modeli önermek, millî ve üniter devlet yapımıza doğrudan bir saldırıdır. Farklı dillerde eğitim talebi, hem Anayasamızın 42. maddesini ihlâl eden hukuksuz bir girişim, hem de milletimizi ayrı dillere ve parçalara ayırma projesidir. Ayrıştırıcı talepler, bu ülkenin birliğine, bütünlüğüne ve kardeşliğine zarar vermekten başka bir işe yaramaz.
Türk Eğitim-Sen Van Şubesi olarak buradan tüm yetkililere ve kamuoyuna sesleniyoruz: Anayasamızın değişmez hükümlerine, resmi dilimize ve milli birliğimize karşı yapılan tahriklere karşı uyanık olun. Eğitim adı altında devletin diline, milletin birliğine saldıran zihniyet asla prim bulmamalıdır. Bizler, ülkemizin her bir ferdinin eşit haklara sahip, onurlu Türk vatandaşları olduğu gerçeğinden hareketle, çocuklarımızın tek bir bayrak altında, tek bir resmi dil ile eğitim görmesinin barış ve kardeşlik için şart olduğunu vurguluyoruz. Milli birlik ve beraberliğimizi hedef alan açıklamalar karşısında hukukun da gereğini yapacağına inanıyoruz. Türk Eğitim-Sen, eğitim çalışanlarının ve milletimizin değerlerinin yılmaz savunucusu olarak, bu tür meselelere karşı durmaya ve öğretmenlerimize sahip çıkmaya devam edecektir.